TARSUS’TA ÂYANLIK: TOROĞULLARI’NIN DOĞUŞU VE YÜKSELİŞİ

Author:

Year-Number: 2024-21
Yayımlanma Tarihi: 2024-03-13 22:52:49.0
Language : Türkçe
Konu : Sosyal Bilgiler Eğitimi
Number of pages: 01-18
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Bu makaleye konu ettiğimiz Toroğulları, tipik bir âyan ailesidir. Onların anayurdu, Tarsus’un Ulaş nahiyesine bağlı Evciler köyüdür. Aileye niçin böyle bir “soy” adı verildiği hususu açık değildir. Bununla birlikte, Çukurova’nın Türkleşmesi sürecine öncülük eden Türk boylarından olmaları kuvvetle muhtemeldir. Mevcut arşiv kaynaklarına göre ailenin tarihinin köklerini, 1690’lara kadar takip edebiliyoruz. Ailenin kurucu atalarından olan Toroğlu Mehmed, 1697 tarihinde Tarsus Mütesellimliği görevindedir. Osmanlı Devleti’nde bir bakıma “vali vekilliği” anlamına gelen mütesellimlik görevini ifa ettiğine göre aile mensuplarının, muhtemelen daha eskilere dayanan idarî tecrübeleri olmalıdır. Toroğulları, Çukurova’daki Kürd ve Arap aşiretleriyle genel olarak iyi münasebetleriyle dikkat çekmektedir. “Âyanlar Çağı”’nın diğer taşra seçkinleri gibi bunların hayat hikâyesi de inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Merkeze, haklarında değişik suçlamalarla birçok şikâyet kâğıdı ulaşmıştır. 1702’de sancaktaki ehl-i örf zümresiyle ittifak yaparak, halk üzerinde baskı kurdukları rapor edilmiştir. 1720’lerde ise yörük tahririne karşı çıktıkları, ayrıca Tarsus’taki mukātaa mültezimlerinin vergi tahsiline muhalefet ettikleri bildirilmiştir. Silifkeli âyan hanedanları Gölgelioğulları ile Sarı Nebioğulları arasındaki kavgaya bir şekilde müdahil olmuşlardır. Aileden iki kişi 1739’da cinayet ve mal gasbı suçlamasıyla idam edilmiştir. Tarsus’taki diğer nüfuzlu ailelerle aralarındaki rekabet, 1740’lardan itibaren kızışmıştır. Yine 1740’ta İçelli Sunullah Paşazâde Abdurrahman Bey’in, Tarsus Mukātaası’nı iltizamla alması, bu iki derebeyi hanedanını karşı karşıya getirmiştir. Bu hengâmede Toroğlu Tosun Mehmed de idamdan kurtulamamıştır. Araştırmamızın zaman sınırı içinde yaşamış, ailenin son güçlü lideri, Toroğlu Hacı Ali Bey’dir. O, 1760’lardan itibaren yaklaşık çeyrek asır boyunca, Tarsus’ta güçlü bir mahallî lider olarak adından söz ettirecektir. İşte makalede, bu âyan ailesinin ortaya çıkışı ve yükselişi anlatılmaktadır. Araştırmamızın temel kaynakları, dönemin arşiv belgeleri ve kayıtlarıdır. Konuya dair ikincil kaynaklar ise oldukça sınırlıdır. Araştırmadan beklenen yarar, Osmanlı toplumsal tarihinin ilginç bir zümresi olan âyanlık olgusuna, mahallî düzeyde katkı sağlamaktan ibarettir.

Keywords

Abstract

Tor-sons, the research subject, was a typical Ottoman notable family. Their homeland was the village of Evciler in the Ulaş township of Tarsus. It is unclear why the family was given such a root/surname. However, they were probably from the Turkish tribes that pioneered the Turkification of Çukurova. According to available archival sources, we can start the family's history from the 1690s. In the Ottoman Empire, this duty meant, in a way, being the "deputy of the governor". Therefore, we can think that this family has administrative experience, probably dating back to earlier times. Relations between the Tor-sons and the Kurdish and Arab tribes in Çukurova were generally friendly. Their story was up and down. Many complaint papers have reached the state headquarters about them with different charges. In the 1720s, it was reported that they opposed the nomadic register and also tried to prevent tax collection by mukataa tax farmer (mültezim) in Tarsus. In a way, Tor-sons also got involved in the fight between the Silifkeli notable dynasties Gölgeli-sons and Sarı Nebi-sons. Two members of the family were executed in 1739 on charges of murder and extortion. The last powerful leader of the dynasty was Tor-son Hacı Ali Bey. He was probably Tarsus's most powerful local leader for nearly a quarter of a century from the 1760s. In our article, the emergence and rise of this notable family is described. The primary sources of the research are the archival documents and records of the period. Contemporary sources on the subject are quite limited. The expected benefit from this research is local contribution to the phenomenon of notables, which is an interesting group of Ottoman social history.

Keywords