On yedinci yüzyılda kahve kullanımının Avrupa'da yaygınlaşmasından sonra kahvehaneler günlük yaşamın önemli bir parçası haline gelmiştir. Önceleri yalnızca kahve içilen yerler iken sonraları alkollü içkilerin de sunulmaya başladığı kahvehanelerin adları da pek çok yerde kafe olarak değişmeye başlamıştır. Londra ve Paris başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok şehrinde kafeler insanların bir arada bulunabildikleri kamusal alanlar olmuşlardır. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında, şehrin yeniden düzenlenmesiyle birlikte Paris kafeleri modern yaşamın vazgeçilmez mekânlarından biri olarak hizmet vermiştir. Bazıları şehrin daha çok işçi sınıfından olan yoksulların yaşadığı mahallelerinde yaşayan sanatçılar için bu tür kafeler Paris’in modern yüzünü görmelerini sağlamıştır. İçlerinde sanatçıların, şair ve yazarların, eleştirmenlerin, fotoğrafçıların olduğu pek çok insan, 1860’lı yılların ortalarında Edouard Manet’nin önderliğinde Café Guerbois’de toplanmaya başlamıştır. Bu toplantılar, sanatçıların başka sanatçılarla tanışmasını sağlamış, sanat konularında yapılan entelektüel tartışmalar dönemin hâkim sanat kurumlarına bir alternatif oluşturmuştur. Yakın gelecekte kurulacak olan İzlenimciliğin tohumları bu buluşmalarda atılmıştır. Zamanla Café Guerbois’den uzaklaşan bu çevre sonrasında Café de la Nouvelle-Athénes’de toplanmaya başlamıştır. Bu araştırmada, 19. yüzyılın ikinci yarısında, Fransa’da kafelerin sanatçılar için sosyalleşme, fikir alışverişinde bulunma, tartışma ve etkinlikler planlama gibi olanaklar sunması ile sanatçıların sanatsal bir konu olarak kafe ortamını çalışmalarında ele almaları incelenmiştir. Sonuç olarak, kafelerin söz konusu dönemde, özellikle Paris’te sanatçıların birbirleriyle diyalog kurmalarına ve modern yaşamı resmetmelerine önemli katkılar sağladığı görülmüştür.
After the widespread use of coffee in Europe in the 17th century, coffee houses became an important part of daily life. The names of the coffehouses, where once coffee was the only drink but later on alcholic beverages began to be served, changed into cafés. In many European cities, especially in London and Paris, cafés were the places where people came together. Particularly, in the second half of the 19th century, with the reconstruction of the city, Parisian cafés served as one of the essential places of modern life. Some of these cafés gave oppurtunity a number of artists, those living in poor neighbourhood of the city where working classess resided, to meet modern aspect of Paris. In the mid-1860s, many people, including artists, poets, writers, critics, photographers began to meet up in the Café Guerbois led by Edouard Manet. These meetings enabled those artists to meet other artists and then the intellectual discussions on art issues created an alternative to the dominant art institutions of that period. The seeds of Impressionism, which was established later, had been planted in these meetings. Eventually, this society moved away from Café Guerbois and began to reunite in Café de la Nouvelle-Athénes. In this research, French cafés in the second half of the 19th century, was examined in terms of creating opportunies for artists such as socializing, exchanging ideas, discussing and planning activities and their way of handling the café environment as an artistic subject in their works. As a result, it is seen that cafés made significant contributions to the artists to dialogue with each other and to paint modern life, especially in Paris.