Feminizm ilk olarak 1960’larda Amerika, Fransa ve İngiltere’de ataerkil düzene karşı çıkış olarak ortaya çıkmıştır. Kadınların erkeklerle eşit hak, statü ve özgürlükleri için verdikleri mücadele sonucu gelişen Feminizm, kadın ve cinsiyet sorunu üzerinden son iki yüzyılda en çok tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu süreçte cinsiyet ayrımcılığı, kadınların uğradıkları haksızlıklar ve baskının ortadan kalkmasını savunan feminizm, zaman içerisinde epistemolojik dönüşümler geçirmiştir. Bu dönüşümlerin ardından sadece kadınların değil, lezbiyen, gay, biseksüel, trans (LGBT) hareketlerinin de haklarının korunması gerekliliğini savunan reformlara neden olmuştur. Ülkemizde ise Cumhuriyet döneminde kadınlara yönelik hakların genişletilmesi söz konusu olsa da Batı’dakine benzer bir feminist sanat hareketinin olmadığı görülmektedir. 1980’li yıllardan itibaren feminizme yönelik farkındalığın arttığı söylenebilir. Bununla birlikte çağdaş sanat ortamında feminist yaklaşımlar sergileyen ya da feminist hareket içerisinde gösterebileceğimiz pek çok sanatçıya rastlamak mümkündür. Makalenin sınırlılığı kapsamında farklılık göstermesi bakımından önemli yapıtlarıyla uluslararası üne sahip olmuş, yedi sanatçının sanat pratikleri üzerinde durulmuştur. Bu sanatçılar Nur Koçak, Gülsün Karamustafa, İpek Duben, Şükran Moral, Nil Yalter, Canan ve Nezaket Ekici olarak belirlenmiştir. Araştırmada sanatçıların daha çok kimlik, cinsellik, toplumsal cinsiyet, kadın bedeninin metalaşması, göç, aile, politik ve toplumsal çerçevede kadın sorunları, erken yaşta evlilik gibi temalara odaklandığı; teknik ve malzeme olarak da fotoğraf, resim, heykel, yeni medya sanatı, enstalasyon ve performans gibi farklı anlatım dillerini kullandıkları görülmüştür.
Feminism first emerged in the 1960s in America, France, and England as an opposition to the patriarchal order. As a result of women's struggle for equal rights, status, and freedoms with men, has been one of the most discussed issues in the last two centuries over the issue of women and gender. In this process, feminism, which advocates the elimination of gender discrimination, injustices suffered by women, and oppression, has undergone epistemological transformations over time. After these transformations, it led to reforms that defended the need to protect the rights of not only women but also lesbian, gay, bisexual, and transgender (LGBT) movements. In our country, although there was an expansion of the rights for women in the Republican era, it is seen that there is no feminist art movement similar to the one in the West. It can be said that awareness of feminism has increased since the 1980s. Moreover, it is possible to come across many artists who exhibit feminist approaches in the contemporary art environment or that we can show within the feminist movement. In terms of the limitedness of the article, the art practices of seven artists are emphasized. These artists were Nur Koçak, Gülsün Karamustafa, İpek Duben, Şükran Moral, Nil Yalter, Canan and Nezaket Ekici. In the research, the artists mostly focused on themes such as identity, sexuality, gender, the commodification of the female body, migration, family, women's issues in the political and social context, and early marriage; It has been seen that they use different expression languages such as photography, painting, sculpture, new media art, installation and performance as techniques and materials.