Müfti’l-enâm (halkın müftüsü) sıfatı ile anılmış olan Osmanlı şeyhülislam ve müftülerinin fetvâları genellikle sade bir dille yazılmış ve içlerinde manzum olarak yazılanlarında da bu durum pek değişmemiştir. Her ne kadar bazı fetvâlarda ileri derecede yoğun mecaz ve kinayeler bulunmuş ise de bunlar günlük dilin tabiî bir sonucu olarak ve meramı daha iyi anlatma gayesiyle sarfedilmiştir. Böyle olmakla birlikte, sadelikten oldukça uzak, tasannu yani süslü ve ağdalı bir nesir diliyle yazılmış fetvâlara rastlanmakta olup, bunlar Osmanlı divan şairleri arasında saygın ve üstün bir konumda bulunan şeyhülislam ve müftülerin kalemlerinden çıkmıştır. Her türlü ilimle mücehhez olan bu simalar kendi görevlerinin dışında da kalem atını alabildiğine koşturmuş ve yüzlerce edebî eser ortaya koymuşlardır. İşte bunlardan birisi de Osmanlı Devleti’nin zirvede bulunduğu yüzyılın büyük âlim ve devlet adamlarından olan Hoca Sadeddin Efendi’dir. Kendisine şeyhülislamlık ile padişah hocalığını bir arada yürüttüğündden dolayı Câmüi’r-riyâseteyn (iki reisliği bir arada toplayan) unvanı verilmiştir. Kendisine nispetle Hocazâde diye anılmış olan oğul ve torunları da Osmanlı ilmiyesinde tıpkı kendisi gibi şeyhülislamlık başta olmak üzere birçok üst düzey ilmî görevlerde bulunmuşlardır. Tâcü’t-tevârîh adlı meşhur tarih kitabını da yazmış olan Hoca Sadeddin Efendi’nin bu eserinde sergilediği münşiyâne üslup ve anlatımın fetvâlarında da sıkça sergilendiği görülmektedir. Bu çalışmada bu türden olan fetvâları tanıtılmaktadır.
The fatwas of the Ottoman sheikhulislams and their muftis, who were referred to as Mufti'l-enam (Mufti of the People), were generally written in plain language and this situation did not change much in the ones written in verse. Although some of the fatwas found advanced metaphors and allegories, they were said as a natural requirement of daily language. However, far from simplicity, there are also many fatwas written in an artfully and waxed prose, and they were written by the sheikhulislams and muftis, who had a respectable position among Ottoman divan poets. These persons, who are equipped with all kinds of science, have also worked vigorously and produced hundreds of works. One of them is Hodja Sadeddin Efendi, one of the great scholars and statesmen of the Ottoman Empire's brightest century. He was given the title of Câmüi'r-riyaseteyn due to his leadership as sheikhulislam and sultan teacher together. His sons and grandchildren, who are called Hocazâde concerning him, also held many Ottoman scholarship positions, especially as sheikhulislam. The artful style and expression exhibited in this work by Hodja Sadeddin Efendi, who also wrote the history book titled Tâcü't-Tevârîh, was frequently exhibited in his fatwas. In this study, such fatwas are introduced.