Türkler, yüzlerce yıl konargöçer bir hayat yaşamışlardır. Konargöçer yaşamın getirdiği şartlardan dolayı tarımsal faaliyetlerden ziyade hayvancılığa ağırlık vermişlerdir. Bu durumun gereği hayvanlarının sağlığını korumayı temel vazife olarak benimsemişlerdir. Kışın ılık alanlarda yaşayan Türkler, havaların ısınması ile sıcağa bağlı hastalıklardan korunmak, hayvanlarına daha bol ve taze otlaklar bulmak ve serinlemek amacıyla yaylak denilen platolara göçmüşlerdir. Bu yaşam biçimi Güneydoğu Anadolu ve Çukurova’nın belli bölgelerinde bugün de devam etmektedir. Çukurova’nın sıcağı sadece hayvancılıkla uğraşanları değil bu bölgede şehirlerde yaşayan insanların da yazın yaylalara çıkmasını zorunlu kılmaktadır. Çukurova’da yaşayan Türkmenlerin yaylak ve kışlak arasında yaptıkları göç faaliyetleri, etkisi günümüzde de devam eden yaylacılık kültürünü oluşturmuştur. Çukurova bölgesinde yaylaya göç işlemi bir süreçtir ve sosyokültürel değer taşımaktadır. Yaylacılık kültürü, sosyo-kültürel değerlerin bağlamı içinde folklorun sözlü anlatı türü olan âşık hikâyelerinde de kendini göstermektedir. Bu çalışmada Âşık Feymânî’nin Çukurova’da derleyip anlattığı âşık hikâyelerinden yola çıkarak, bölgede göçebe yaşam sonucu oluşmuş yaylacılık kültürünün, yerleşik hayatın ürünü olan ve Çukurova bölgesinde anlatılan âşık hikâyelerindeki izleri tespit edilmiştir.
The Turks lived for hundreds of years in a congress system. Because of the conditions brought by life, migrand has focused on animal husbandry rather than agricultural activities. As a requirement of this situation, they have adopted the main duty of protecting the health of their animals. The Turks, living in warm areas in winter, migrated to plateaus called plateaus to protect themselves from diseases caused by heat by warming the weather, to find more fresh and fresh pastures for their animals and to cool off. This way of life continues in Southeastern Anatolia and certain regions of Çukurova. The heat of Çukurova necessitates not only those who deal with animal husbandry but also the people living in cities in this region to go to the highlands in summer. The migration activities carried out by the Turkmens living in Çukurova between the highlands and the winter pastures have formed the culture of transhumance which continues to affect today. Migration to the highlands in the Çukurova region is a process of sociocultural value. In the context of sociocultural values, the culture of transhumance manifests itself in the lovers' stories, which are the verbal narrative genre of folklore. In this study, the traces of the transhumance culture, which was formed as a result of nomadic life in the region, as a result of the nomadic life of the Âşık Feymânî in Çukurova compiled and told in Çukurova region, were identified.